14 Haziran 2008 Cumartesi

HAYVANLAR ALEMİNİN MİMARLARI


ERDIL


Sevgili çocuklar uzun bir zamandan sonra sizlerle gene beraberiz.
Ne dersiniz bu gün sizlerle doğanın mimarlarını tanıyalımmı ?
Esasında onlar o kadar çok ki bu gün sizlere üç örnek vermek istiyorum.
Bakalım seyrettikden sonra ne gibi düsüncelere dalacaksınız.
Unutmadan söyliyeyim isterseniz büyüklerinizide davet edebilirsiniz.
Hepinizi çok seviyorum.

13 Haziran 2008 Cuma

BENİM YAŞIM 2000


2000 yıl gün ışığına çıkmayı bekledim.


Bir gün insanlar geldiler; ellerinde kazmalar, fırçalar daha tanımadığım gereçler.
Onlar geçmişi arıyorlardı.Tarihin derinliklerinde, bende o tarihin bir parçasıydım herhalde.Beni buldukları zaman o parmaklar arasında sadece, bir çakıl taşı gibiydim.
Onlara haykırmak istedim. Ben derin bir uykuya yatmış canlıyım diye.
Bu bilgec insanlar bir kenara atmaktansa incelediler, bir tanesi digerine, bu bir tohum, hemde hurma tohumu dedi.
Derin bir nefes almak istedim ama o anda sadece katılaşmış bir parça idim.Beni bulanlara Arkelog diyorlar.Bulunduğum yeri soracak olursanız Masada kalesi Herodosun.Esasında onlar orayı tarihin derinliklerinden çıkarmak için gelmışler.Şans tabiiki bana güldü.

Beni bir saksıya diktiler büyük bir ihtimamla,şimdi iş bana kalmışdı, yaşama ilk adımı atmak.
Aradan üç buçuk sene geçti.
-Benmi ?
Gayet iyiyim boyum 1,20; bu arada beni bulanlar bir kaç tane daha buldular aynı metodla hayata uyandırmak için 8 aylık süre içersinde onlarda yaşama gözlerini açtılar.Amma içlerinde en yaşlısı bendim daha doğrusu gözlerimi açmak için 2000 yıl bekleyen.
Benden evvel buldukları bir iki tohum yaşama döndürme metodları arasında Radiokarbonmethodu diyorlar yaşlarını tesbit ediyorlarmış malesef kaybolup gittiler.Onun için kendimi şanslı buluyorum.„Science“ diye bir magazinde de bizler hakkında uzun uzun yazmışlar.
E nede olsa İsa peygamberin yaşadığı zamandan geliyoruz.O kitapda Amerikalı Shen-Miller adında bir botanikçi de 1995 senesinde Lotus çiçeğini "Nülüfer" tohumundan 1300 yaşında yaşama döndürmüş.
Böylelikle İnsan oğlu bizlerin tohum olarak zamana karşı yarışabildiğimizi öğrendiler.Konuşurken duydum galiba Kutuplarda büyük silolar yapmışlar.Bu silolara her çeşidimizden koyup saklamaya başlamışlar.
E ne yapsınlar hayat bulduğumuz bu Dünya'nin, İnsan nesli ile her an diğer canlıları yok etme yarışında oldukları bilinciyle, bunun gerekli olduğu kanısında olmalılar.
Esasında bizleri çok daha yakından tanımaları lazım.Bizler doğanın esas sahipleriyiz.
Tohumdan çıkıp birer fidan olduktan sonra mücadelemiz devam etmekde, önce geleceğimizi garantiye alabilmek için yeni tohumlar üretiyoruz.Bazen beklenenin aksine karşılaştığımız doğa gerçekleri nedeni ile bu kuraklık da olabilir veya atmosferin ısınması soğuması ile ilgili olabilir.Tohum olarak kendimizi zaman mevfümü içersinde muhafaza edebiliyoruz.

2000 yıllık tecrübe konuşuyor burada, gelin üç canlı türü olarak dünyamızı korumaya çalışalım.
Doğanın ana temeli biziz bunu sakın unutmayım biz olduğumuz müddetçe sizler yaşayabilirsiniz.
İkinci canlı türü ki bunlara hayvanlar gurubudur onlar bizlerin bir parçası olarak görmeniz gerekir. Onlar sayesinde bizlerin yaşamları kolaylaşır.Açıkçası bizim yaşam tarzımızın en önemli faktörüdür.Eğer onları yok etmeye çalışırsanız bizleride yok etmiş olursunuz.
Eğer bu iki canlı gurubu korur, onların değerini bilirseniz size yaşayabileceğiniz en güzel dünyayı verebiliriz.
Sevgili çocuklar bu söylevim sizleredir.Büyükleriniz şimdiye kadar yaptığı hataları saymaya kalksam burada sayfalar yetmez.Öyle olmasaydı görüyorsunuz hiç bu son zamalardaki gibi kara kara düsünürlermiydi.Gelin elele verip bundan sonra güzel şeyler yapalım.
Kalın sağlıcakla.
2000 yıllık hurma fidanı.